İSLAM-BİZ
  dualar
 





Hak Teâlâ Hazretleri buyuruyor:

"Ey Resûl-i Ekremim! Benim kullarım "Rabbi-miz uzakta mıdır, yakında mıdır?" diyerek sana beni sordukları zaman sen onlara cevap ver ki: Ben onlara pek yakınımdır. Bana duâ eden kulumun duasını kabul ederim. Duâ ettiğinde benden duâlarının kabulünü istesinler. Ve bana îman etsinler. Umulur ki onlar îmanları ve duâları sebebiyle doğru yola vâsıl olurlar ve irşâd olunurlar. "(Bakara Sûresi, 186)

Fahr-i Râzî, Kâzı Beyzâyi ve Hâzin'in beyânlarına göre ashâb-ı kiramdan bazı kimselerin: "Ya Re-sûlallah! Rabbimiz bize yakîn ise hafif sesle yahud gizlice duâ edelim. Eğer uzak ise yüksek sesle duâ edelim" demeleri üzerine bu âyet-i celîlenin nâzil olduğu mervîdir.

Başka bir rivâyette ise yahûdilerin: "Yâ Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-! Sen yer ile gök arasını pek uzak haber veriyorsun. Rabbimiz duâmızı nasıl işidir?" demeleri üzerine nâzil olduğu mervîdir. Bu sebeb-i nûzullere göre âyetin ma'nası şöyle olur:

"Ey Resûlüm! Benim kullarım sana benim evsâfımdan suâl edip Rabbimizin lutfu bize yakın mı? Duâmızı gizlice kendi içimizde mi yapalım? Yoksa uzakta mı? Duamızı yüksek sadâ ile yapalım? dediklerinde: "Sen onlara Benim tarafımdan cevâb ver. Ben onların gizli duâlarını işitirim. Zira Benim ilmim onlara pek yakındır. Binâenaleyh onların işlerini bilip sözlerini işiterek hallerine muttali' olduğumdan duâ eden kimsenin duâsı ihlâs üzere olursa icâbet ederim. Şu hâlde onlar benden icâbet talep etsinler. Ben de onlara icâbet ederim. Senin vâsıtan ile onları îmana davet etdiğimde derhal îman etsinler. Zîra ben onların duâlarına icabet edince onların da benim da'-vetime icabet ve emrime itaat etmeleri vâcibdir ve onlar davetime icabetle doğru yolu muhakkak bulurlar."


ŞİFA DUASI:

Hz. Âise (r.a.)''den rivâyete göre Rasûllah (s.a.v. kendilerine bir hasta getirildiginde söyle duâ ederlerdi; "Ezhib''l be''se Rabbin''nasi esfi ve entes''safi la sifae illa sifauke , sifaen la yügadiru sekama" (Bu hastaligi gider ey insanlarin Rabbi! Sifâ ver, çünkü sifâ verici sensin. Senin verecegin sifâdan baska sifâ yoktur. Öyle sifâ ver ki hiç bir hastalik birakmasin) Allahim bana vermis oldugun bu hastalik sana sukur vesilemdir ..Hicbir kuluna dayanamayacagi yuku yuklemezsin, Bana ve ummeti muhammede de sifalar nasip eyle yarabbim Amin 

CEVŞENDEN DUA:

Ey kudret ve Hâkimiyet ve Mâlikiyeti bütün zâhirî seyyid ve meliklerin hadsiz derecede fevkinde bulunan, şeref-i intisâbı hiçbir seyyidin intisâbına benzemeyen ve Ona mensup olana kudretiyle herşeyi musahhar eden Hâkim-i Ezelî, Ey lisân-ı hal ve kal ile edilen bütün dualara nihayetsiz rahmet ve kudretiyle ve nihayetsiz hikmetinin muktezâsınca icâbet eden Mücîb-i Rahîm, Ey bütün hayır ve hasenât Onun elinde bulunan ve Onun tevfikiyle vücuda gelen, her hayrâtı yazan, her hasenâtı kaydeden, her a''mâl-i sâlihayı muhâfaza eden ve her hizmetin ücretini ve her hasenâtın mükâfâtını veren Hafîz-i Alîm, Ey kemâlât-ı kibriyâsı mümkün ve mutasavver bütün mertebelerin üzerinde bulunan ve mahlûkatı mektûbat-ı Samedâniye ve memurîn-i İlâhiye mertebelerine çıkaran ve îman ve itaatle Ona intisab edenleri a''lâ-yı illiyîne yükseltip fazl ve keremiyle ulvî derecelere mazhar eden Fâtır-ı Hakîm, Ey maddî ve mânevî nimetlere, rızıklara, ömürlere, hayır ve hasenelere bereket ihsân eden, nihayetsiz rahmet ve gınâ ve cûd ve sehâsıyla ziyadelikler veren Muhsin-i Kerîm, Ey âsî kullarının hatalarını mağfiret etmek şanından olan Gafûr-u Rahîm, Ey havl ve kuvvetiyle bütün belaları def eden Mevlâ-yı Azîm, Ey büyük küçük bütün mevcudatın gizli ve açık bütün seslerini birden işiten ve hiçbir sadâ Ondan gizli kalmayan Semî-i Alîm, Ey bütün mahlukatın sual ve dua lisanıyla ettikleri fakr ve ihtiyâcâtına dâimî cevap veren ve yerine getiren Kerîm-i Pürnevâl, Ey en gizli mahlukatının en gizli arzularını ve en hafî niyazlarını bilen, işiten ve icâbet eden Alîm-i Zülcemal, Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et. 

BAŞARILI OLMA DUASI:
"RABBİMİZ KATINDAN BİZE RAHMET VER VE İÇİMİZDE DOĞRUYU GÖSTER VE BİZİ BAŞARILI KIL"AMİN.

Üzüntülü İken Duâ

 

İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma- der ki: Resûl-lah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri üzüntülü ve sıkıntılı halinde şöyle duâ ederlerdi:

"El- Azîm, el-Halîm Allah'dan başka bir ilâh yok! Arş-ı Azîm'in sahibi Allah'dan başka ilâh yok! Bütün semâların ve arzın ve çok şerefli Arş'ın sahibi Allah'dan başka ilâh yok!" (19)

Yâ Rabb! Bütün âlemlerin ve Arş'ın sahibi ve yegâne hükümrânı Sensin! Başımıza gelen şu sıkıntı ve belâyı izâleye ancak sen kadirsin. Bu sebeble senden istiyoruz. Kâffe-i mahlûkat; yani bütün yaradılmışlar senin kudret elindedir. Bilcümle mahlûkâtın şerrinden bizi muhafaza ile himaye eyle demektir.

Bir de Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz, belânın ağır basmasından, yani insana ölümü hayata tercîh ettirecek şekilde gelmesinden, dünyevî ve uhrevî şekâveti mucîb bulunan ve helâke sebeb olan ahvâlden, ve kötü âkıbet, sû-i hatimeye dûçar olmaktan, düşmanlarını sevindirecek bir belâya duçar olup onları kendisine üzüntü verecek şekilde konuşdurmaktan da Allah'a sığınırdı.

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır: "Sizden birinize bir düşünce yahud üzüntü geldiği zaman yedi defa:

"Allah! Rabbim Allah'dır! O'na hiç bir şeyi şerîk koşmam ben!" desin. (20)

"Kul: "Ey yedi göklerin ve büyük Arş'ın Rabbi olan Rabbim! Beni her üzüntü verici şeyden, dilediğin şekilde ve dilediğin yerden kurtar" derse Allah Teâlâ onun üzüntüsünü giderir. " (21)

Her sabah ve her akşam yedi defa:

diyen kimsenin dünyâ ve âhirete âid ne üzüntüsü varsa Allah giderir, bunda ister sâdık ister kâzib olsun. " (22)

"Üzüntüye mübtelâ olan kimsenin edeceği duâ şudur:

"Rahmetini umuyorum ey Rabbim! Beni göz açıp yu-muncaya kadar da olsa kendime bırakma (nefsime bırakma). Benim her hâlimi düzelt. Senden başka ilâh yoktur. " (23)

"Kendisine bir üzüntü ,bir keder, bir hastalık ve zorluk isabet eden kimse:

derse bütün bunlardan kurtarılır." (24)

Yağmur Duâsı


 

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- yağmur duâsına çıkınca:

"Ey Rabbim kullarını içir, rahmetini yay, ölü beldeni dirilt." derlerdi. (36)

Gazâdan Yahut Hacdan Dönerken Okunacak Duâ


 

Abdullah bin Ömer -radıyallahu anhüma-dan rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz gazadan veya hacdan dönerlerken yüksek bir tepeye çıktıkta üç kere: "Allahü ekber" diye tekbîr alırdı. Sonra kelime-i tevhîd söylerdi.

"Allahü ekber, Allah'dan başka ilâh yokdur. Ancak O vardır. Şerîki yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'na mahsustur. Ve O her şeye kadirdir. Bunu sana dönerek, sana tevbe ederek sana kulluk ederek, sana secde ederek ey Rabbimiz Sana hamd ederek söylüyoruz. Allah va'dini yerine getirdi ve kuluna yardım etdi. Türlü orduları yalnız başına hezimete uğram. " (7)

Yani Cenâb-ı Hak Bedir'de, Hendek'de, HuneynVak'ası'nda düşmanları perakende ve perişan edip şimdi biz yollarda serbest olarak emniyyet ve selâmet içinde ve kazançlı olarak gaza ve hacdan dönüyoruz, demektir.
İşbu tekbîr ve duâyı, hac ve gazaya giden ve gelen ve şâir bir sefer hâlinde olanların yüksek tepe ve dağa çıktıkça okumaları müstehabdır.

Hilâl'i Görünce


 

Hilâli gördükleri zaman Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

-"Ey Rabbim! Bize bunu bereket ve îmân ile başlat, selâmet ve îmân ile başlat. Ey Hilâl! Benim de senin de Rabbimiz Allah'dır." (49)

Yine hilâli gördükleri zaman:

"Allah büyüktür, Allah büyüktür, hamd Allah'a mahsustur, Allah'a dayanmaktan başka kudret kuvvet yoktur. Allah'ım! Senden bu ayın hayrından istiyorum, kaderin şerrinden ve mahşer gününün şerrinden sana sığınıyorum. " (50)

 
 
  Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol